24 Şubat 2012 Cuma

31 Mart Vakası ve İtalya Savaşı Olay Rumi takvimle 31 Mart 1325 te olduğu için (13 Nisan 1909) bu isimle anılmıştır.II.Meşrutiyetin ilanıyla beraber geçen süreçte İttihatçılar iktidarı tam anlamıyla ele almayı başaramamışlardır.Bu dolaylı denetim siyasal iktidarsızlık için vesile idi.Halk arasında yayılan söylenti ve çalkantılar ittihatçılara muhalif grupların bir araya gelebilmesi için uygun zemin hazırlamıştı.Siyasi cinayet teriminin sözlüklerimize girdiği dönemlerdir yandaş yada karşıtların bu gerekçeyle öldürüldüğü bir zaman aralığıdır.Özellikle Derviş Vahtedinin yayınladığı Volkan gazetesinin propaganda yayınları ittihatçıların uygulamalarından rahatsız alaylı askerler arasında taraftar buldu.12 Nisanı 13 Nisana bağlayan gece Taksim Avcı taburundaki askerler komuta heyetini katlederek ayaklandılar.Heyeti mebusanın önüne gelerek Hüseyin Hilmi Paşa hükümetinin istifasını istediler ,hükümet olayların daha da büyümemesi adına üyeler olarak birer birer istifa ettiler.İsyancı askerler ittihatçı subaylarla mebusları buldukları yerde katlediyorlardı.Çoğu ittihatçı ya kentte saklandı yada İstanbul dışına kaçtı.Padişahın olaylarla ilgisi olmamasına rağmen durumu bu gün dahi araştırmacılar arasında tartışma konusudur tıpkı ayaklanmanın kışkırtıcılarının kimler olduğu konusu gibi.İttihat Terakki İstanbuldaki denetimi kaybetmiştir ancak isyancılarda kısmen denetim sağlamış olsalarda bundan sonra ne yapacaklarına dair ne bir programları nede organizasyonları vardır.İttihat ve terakki organizasyon olarak sıklet merkezi Selanikte III.Orduyu harekete geçirir.Ayaklanmayı bastırmak üzre yürüyen III.Ordu unsurlarına Hareket Ordusu adı Verildi.Heyeti Ayan yeşilköyde toplanır ve Hareket Ordusunun başkente girişinin meşruluğunu onaylar.23 Nisanı 24 üne bağlayan gece Ordu küçük direnişler hariç İstanbuldaki duruma hakim olur.Sıkıyönetim ilan edilir,ayaklanma önderleri Divan-ı Harpte süratli bir yargılamadan sonra idam edilir.Ama bu hareketin en önemli gelişmesi meclisin 27 Nisan da aldığı kararla II.Abdülhamidi tahttan indirmiş yerine kardeşi V.Mehmet Reşad adıyla padişah ilan edilmişti.Pek çok uzmanın üzerinde birleştiği üzre klasik anlamda son Osmanlı padişahıdır.Bundan sonra gelecek son iki padişah sembolik makam olmaktan öte gidememiştir.Hatta dahada ekstrem fikirliler Abdülhamidide Divan-ı Harbde yargılamak istemişler ancak Hüseyin Hilmi Paşa hükümetinin bunu reddetmesiyle bu fikir uygulamaya konmamıştır.(II.Abdülhamid 1912 ye kadar Selanikte ikamet ettirilir ,daha sonra getirildiği Beylerbeyi sarayında ölümü olan 1916 yılına kadar izole bir hayat sürer)
Aslında bir iki küçük isyan dışında işler 1911 yılına kadar iyi gidiyor gibi gözükür.Belki de ateşten günler başlamadan önce son sessizliktir bu.Çöküşü anlatırken defalarca vurgulanması gereken gerçek Türk bu çöküş ve gerilemeyi yaşarken genlerinden aldığı dayanma gücünü daima korumuş asla kayıtsız bir teslimiyet göstermemiştir.Bu ruhun günümüz coğrafyasındada var olması şart ve gereklidir.Yüksek değerler ve maneviyat her türlü cehennemden Türk’ün yeniden dirilişi için kılavuzdur.Her ana babanın da Türklüğe aidiyetten anladığı bu yüksek değerler manzumesini evlatlarına aktarmak olmalıdır.
İtalyada durumdan vazife çıkarır ve Trablusgarbın (Libya) işgali gündeme gelir.İtalyanın verdiği Ültimatom üzerine Sadrazam Hakkı Paşa 25 Eylül 1911 de istifa eder yerine Küçük Said Paşa Hükümetinin gelmesiyle Trablusgarb birinci gündem maddesidir.Trablusgarb savaşları bir yıl sürmüştür.Bu denizaşırı vilayetimizi savunma adına güçlü bir donanma ve lojistiğimiz olmadığı üzre Girit gibi bir aczi yaşayacağımızı tahmin eden İtalya işgal güçleri rahat bir zafer azmindedir.Yerel direnişe destek maksadıyla Libyaya gönderilen subay yada erat gayriremi ,kılık değiştirmiş yada kaçak görüntüsüyle İstanbul-İskenderiye (Mısır) arasını gemi ,Libya sınırındaki Sallum şehrine kadar Tren ,Sallum dan sonra Tobruk-Derne-Bingazi ye ulaşmak adına 800 km yolu yani çölü deve at sırtında yada yaya katetmişlerdir.Yüksek vatan sevgisinin verdiği zorlukları aşma cesaretine sahip bu insanlar en az Yavuzun Tih Çölünü aşan ordusunun neferleri kadar şanlıydılar.Bu gün ne kadar uzak ve yabancı bir ülkedir bize Libya değil mi?Ancak 1911 de vatan toprağı olduğu üzere Anadoludan kopup gelen yiğitlerin açlık,susuzluk ,ölüm kokan topraklarda haysiyet ,erkeklik,vatan duygularıyla canını sebil ettiği yerdir. Yakın dönem Türk tarihine damgalarını vuracak iki liderinde muharip olarak cenk meydanında yer aldığı yerdir Trablusgarb ; Mustafa Kemal ve Enver Paşa.
 29 Eylül de İtalyanın Osmanlıya savaş ilanı İngiltere ve Fransanında desteğiyle İtalyan kuvvetleri adriyatikteki bir kısım Osmanlı gemilerini batırıp,30 Eylül de Trablusu bombardımana başlar.Şehri savunmaya çalışan düzenli Osmanlı birliği 8000 kadardır.5 Ekimde Trablus 18 Ekimde Derne 20 Ekimde Bingazi düşer ,takviye İtalyan birlikleri karaya çıkarılır.Toparlanan Osmanlı Ordusu yerel halkın paramiliter unsurlarının da desteğiyle 23 ve 26 Ekimde iki büyük karşı taaruz düzenler.Bunlar püskürtülse dahi İtalyan kayıpları çok fazladır.5 Kasımda İtalyan gazeteleri Trablusgarbın ilhakını ilan ederken cephede durum çok farklıdır ,kıyı kesimi hariç içerilere İtalyan ilerleyişi durdurulmuş ,Osmanlı direnişi kırılamamıştır.Mustafa Kemal Trablusgarbe Gazete Muhabiri Şerif bey sahte kimliğiyle gelmiş savaş süresince Derne birliklerine Komuta etmiştir,rütbesi Kurmay Binbaşıdır.Onunla beraber Bingazi birliklerine Komuta eden Kurmay Yarbay Enver Bey (Paşa), Trablus birliklerine komuta eden Kurmay Albay Neşet Bey ,Fuat (Bulca),Nuri (Conker) ve Fethi (Okyar) Beyler burada kader ve gaza birliği yapmışlardır.Özellikle bölgedeki Sunusi tarikatı ve şeyhinin desteğiyle Osmanlı İtalyanların beklediğinin çok çok üzerinde bir direniş göstermiştir.İtalyanların sayıca üstünlüğüne rağmen gayrinizami savaş taktikleriyle İtalyanlar üzerine bezdirici ve fedakar saldırılar düzenleniyordu. Mustafa Kemal idaresindeki kuvvetler 22 Aralıkta parlak Tobruk zaferine imza atıyordu.Kendisi 16-17 Ocak 1912 taaruzları esnasında gözünden yaralanır,bir ay hastahane tedavisinden sonra tekrar cepheye döner.
İtalyanın bölgede 100000 muharip unsuru bulunmasına rağmen Osmanlı kuvvetleri yerel unsurlarla beraber 25000 muharip unsura sahiptir.Osmanlı kuvvetleri İtalyan kuvvetleri gibi yüksek lojistik desteğe,hava keşif yeteneğine,yüksek kalibreli topçu desteğine sahip değildir,oldukça adaletsiz bir kuvvet dağılımı söz konusudur.1911 de başlayan Yemen isyanı yüzünden bir takım kuvvetler buraya kaydırılmıştı.İtalyan deniz kuvvetlerinin Kızıldenize girip buradaki trafiği kesmesi ,bir kısım Osmanlı limanlarını bombalaması Yemen isyanında bastırılmasını engellemişti.18 Nisanda İtalyan donanması Çanakkaleye dayanır,boğazlar tüm trafiğe kapatılır.Ticari kaygılarla araya giren Avrupalı devletlerin gayretiyle boğaz ablukası kaldırtılır.
Libyada kesin sonucu bir türlü elde edemeyen Osmanlı direnişini kıramayan İtalya hedef değiştirir 5 Mayıs 1912 de Rodosu ve 12 adaları işgal eder.(Cezair-i Bahri Sefid Eyaleti).8 Ekim 1912 de Karadağın Osmanlıya savaş ilanı Balkan Savaşı patlak verince 15 Ekimde İtalyanın tüm şartlarının kabuluyle İsviçrenin Uşi şehrinde barış anlaşması imzalandı.Çünkü Egeyi abluka altına alan İtalyan Donanması Makedonya ve Balkanlara denizden Osmanlı Lojistik sevkiyatını imkansız kılıyordu.Bu gün de geçerli olduğu üzre Güçlü Donanma ,Güçlü Donanma yine de Güçlü Donanma……
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder