24 Şubat 2012 Cuma

93 ‘ Harbi (1877-1878) Savaş miladi takvimle 24 Nisan 1878 de başlar,Hicri takvime göre yıl 1294 dür ,ancak mali iş takvimi Rumi takvimine göre yıl 1293 tür.Bu yüzden bu Osmanlı-Rus savaşı tarihimizde 93 Harbi diye anılır.
Rusya 1856 Paris anlaşmasıyla düştüğü zor durumdan yada yükümlülüklerinden Almanyanın Fransa üzerine yürüyüp mağlup etmesiyle Avrupada oluşan yeni dengelerden istifade ederek kurtulur.Tekrar yüzünü can düşmanı Osmanlıya ve Osmanlı toprakları üzerindeki emellerine çevirir.Rusya Kırım savaşının intikamı için hazırlanırken Osmanlı içindeki Slav unsurları İstanbula karşı isyana teşvikle işe başlar.Balkanlarda Rus casusları cirit atarken yerel unsurlara silah sevkiyatı hızlanır.Osmanlıyı savaşa teşvik etmek için her yolu dener.Osmanlı dış borçlarını ödeyemez durumdadır ,Avrupa kamuoyundaki bu olumsuz havayı iyi değerlendiren Rusya 1876 Bulgar isyanında isyanı bastıran Türk kuvvetlerinin binlerce kadın ve çocuğu kestiği dezenformasyonunu yayarak Osmanlıyı yalnızlığa itmeye çalışır ,dönemin basınını kullanarak bu işte oldukçada başarılı olur.Sırbistan ve Karadağı kışkırtarak Osmanlı üzerine saldırtır.Kısa zamanda önlenen bu taaruzlar Osmanlı karşı taaruzu başlamadan Avrupalıların araya girmesiyle İstanbulda masa başında halledilme yoluna girer.Ancak Avrupalıların istekleri oldukça marjinaldir devletin toprak bütünlüğünü tehdit eden istekler reddedilir.
İstanbul konferansı buna Tersane Konferansıda denir,sürerken ilan edilen I.Meşrutiyet dahi batılıları tatmin etmez.İstanbul konferansı çözümsüz sona erer.31 Mart 1877 de Londra da toplanılır aynı teklifleri Osmanlı gene reddeder.Rusyanın aradığı fırsat budur.Rusya Avrupa hukukunu Osmanlıya kabul ettirmek ve imparatorlukta yaşayan Hristiyanların haklarını savunmak iddasıyla Osmanlı İmparatorluğuna savaş ilan eder.
Zaten hazırlıklı olan Rus Ordularının genel hücumu halkta ve yönetimde kısa süreli şaşkınlık ve panik havasına sebep olur.Tuna ve Doğu Anadolu savaşın iki genel cephesi konumundadır.Kısmi Rus başarıları üzerine başkentin Bursaya taşınacağı söylentileri halk arasında infiale yol açar.Serasker ve Serdar-ı Ekrem görevden alınıp divanı harbe verilirler.
Bu arada Türk kuvvetleri ilk şaşkınlığı atlatır durumu dengelemeye çalışırlar.Süleyman Paşa idaresindeki kuvvetler Rusların elindeki bir kısım toprağı karşı saldırıyla geri alırken Gazi Osman Paşa Rusları Plevnede durdurmuştur.Ancak tüm gayretli savunmaya rağmen Plevne düşer Rus ilerleyişi tekrar başlar.Bu arada yaralı arslanın döktüğü kanın kokusu Sırbistanı da cezb eder ve savaş ilanı gecikmez.Yeni düşmanın ve yerel isyancıların tabloda yerlerini almalarıyla beraber Osmanlı genel savunma ve cephe hattı çöker.Ruslar eski Türk taktiklerini uygulamaktadır süratle düşmanın kalbine yürü ,II.Abdülhamid in bizzat Çara ulaştırdığı ateşkes çağrılarına kulaklar tıkalıdır.Edirne ateş altına alınır.Vali Eyüp Paşa kentte kalan tüm mühimmatı Rusların eline geçmemesi adına havaya uçurarak şehir terk edilir.Slavlar bayram havasındadır beş asırdır hatıralarından dahi korktukları efendi rüyalarında dahi göremeyecekleri bir şekilde Balkanları terk etmektedir.
Doğu Anadolu da ise Rus ordusu üç koldan genel taaruza kalkmıştır.Düşman Erzuruma dayanır.İşte burada Aziziye tabyalarında bir Türk destanı yazılmış aziz Türk kadını Nene Hatunun halkı teşvikiyle Rus saldırısı bu tabyalarda kanla kemikle etle durdurulmuştur.Doğu cephesinde Türk kuvvetlerinin genel komutası Ahmet Muhtar Paşadır.Paşa daha önemli görülen Rumeli cephesine atanır.Hiç bir ümid olmamasına rağmen Erzurum asla düşmez ta ki ateşkes sonrası tek bir mermi atmadan Rus ordusu kente girene kadar.Aynı şekilde Batum daki Türk savunmasıda en az Erzurum kadar fedakar ve cansiperanedir.Buradada Ruslar durdurulmuştur.
Tıpkı Erzurum gibi Batum gibi Plevne de en sert Osmanlı direnişinin iyi planlanlanmış Rus harekatının sekteye uğratıldığı yerdir.Vidin den sürpriz bir karşı saldırıyla Plevneyi geri alan Osman Paşa Tuna cephesinde tüm Rus harekatını kilitler.İki Rus taaruzu Osman paşa ve emrindeki sayıları sınırlı olsada yürekleri büyük Türk askeri tarfından defedilir.Mağrur Rus ordusu Plevne savunmasını geçmek için Romenlerden de yardım ister.Romen güçleriyle takviyeli Ruslar bir kez daha en sert taaruzlarını yaparlar ama Türk savunma hatları geçilemez.İstanbuldaki panik havası dağılır ,halk fener alayları düzenler,II.Abdülhamid bir padişah iradesiyle Osman Paşaya Gazi sanını verir,Plevne ve Osman Paşa için marşlar yazılır türküler söylenir.Rus ve Romen saldırıları defalarca defalarca devam eder ancak Plevne ve Türkler düşmeyi reddeder.10 Aralık 1877 de salgın hastalık ve açlık artık şehirde durumu imkansıza taşıyınca hiç biri Amerikan film endüstrisinin bize bellettiği hayal kahramanları olmayan gerçek Türk kahramanları ellerinde ne kaldıysa kuşanıp Rus kuşatmasını yarma harekatına girişirler.Rus askeri tarihçileri bunu Rus komutanların hayret ve hayranlıkla izlediklerini yazarlar.Askerlerinin önünde yürüyen Osman Paşa yaralanır ve esir düşer.Ancak verdiği kılıcı Ruslar tarafından kendisine iade edilir ,bu kadar değerli bir düşmanın kılıcının alınamıyacağı gerekçesiyle..
Plevne savunmasının değerini ifade etmek açısından,93 harbi 9 ay sürer bu sürenin sonunda Ruslar İstanbul önlerine dayanır ancak Osman Paşa kuvvetleri Rusları Plevne önünde 5 ay tutma başarısını göstermiştir.
1853 te Kırım savaşının başında Osmanlıyla müttefik olan Avrupa aslında nasıl bir müttefik olduğunu bu harpte göstermiştir.Almanya açıkça Rusyayı desteklerken Avusturya Bosna Herseki ilhak amacıyla açıkça olmasada Rusyayı desteklemiş İngiltere aktif bir tutum izlememiştir.
Rusya savaş ilan ettiği gün Padişah II.Abdulhamid ve hükümet Avrupa devletlerine telgraflar çekerek Paris anlaşmasının 7.maddesinin işlemesini yani arabuluculuk yapmalarını Osmanlı devletinin barış taraftarı olduğunu bildirmiştir.Ancak bizim sadık dostlarımız başta Fransa olmak üzre değil çağrıya cevap vermek müthiş bir süratle birer birer tarafsızlıklarını ilan etmişlerdir.Sadece İngiltere Rus işgaline uğrayan Türk topraklarında İngiliz menfaatleri zarar görürse tarafsız kalamayacağını bidirmiş Rus çarlığıda gereken teminatı İngiltereye vermiştir.
Genel Türk harp tarihine baktığınızda 93 harbinin teknik değerlendirmesinin yeri ayrıdır.İlk kez tarihte Türk ordusu bu harbe girerken askeri malzeme ,mühimmat ve eğitim olarak dışa bağımlıdır.Müttefik denilen ve sizi reform adı altında kendilerine bağımlı yapanlar savaş sırasında bu ikmalleri yapmamıştır.Donanma iyi durumdadır ancak asker nakli dışında kullanılamamıştır bununda sebebi batı tarzı eğitim diye eğitimin yabancıların eline teslim edilişidir.Çok geniş alana yayılan cephelerin İstanbul merkezli idare edilmek istenilişi ancak yeterli muhabere teknolojisine sahip olunamayışı birlikler arasındaki iletişimsizlik ve koordinasyonsuzluğu doğurmuştur.
Edirne düştükten sonra dahi Batıda bir hareketlenme yoktur.Ta ki Rus Ordusu Yeşilköye İstanbula dayanana kadar.Çıkar ve Nüfuz kaygısında olan Avrupalılar başta Fransa olmak üzre devreye girer önce Ayestefanos daha sonrada şartları hafifletilmiş Berlin anlaşmaları imzalanır.
Bu savaş sonunda özellikle Bulgaristandaki Türk ahali beş asırdır yaşadıkları topraklarından gerek kılıç gerekse zorla Anadoluya sürülürler.Edirne ve Tuna vilayetlerinin iki bölgesi (Şumnu,Varna,Silistre,Rodoplar ve civarı)dışında kalan yerler hariç Türk kimliği varlığı silinir.Sivil Türk kayıpları katliam ve salgın hastalıklar dahil 500 bin in üzerindedir.Bir milyonu aşkın Türk güvenli buldukları Anadoluya doğru göç yollarına düşmüştür.Göçmenler başlangıçta Diyarbakır,Van,Halep,Bağdat ve Basra ya yerleştirilmek istenmiş ancak yerel halkın infiali yüzünden Aydın Ankara Kastamonu Bursa ve İzmit vilayetlerine gönderilmiştir.
Rus orduları İstanbul üzerine yürürken I.meşrutiyet dönemini yaşayan başkent Yıldız sarayında Padişah II.Abdulhamidin de katıldığı Meclis-i Mebusan toplantısıyla duruma acil bir hal çaresi arar.Ancak oturum Padişahın tek suçlu olduğu yönündeki beyanlarla devam eder Padişah toplantıyı terk eder ve Meclis süresiz tatil edilir.Bu noktada pek çok tarihçi fikir ayrılığına düşer kimileri resmen meşrutiyet kaldırılmasada bu II.Abdulhamidin despotizmidir derken kimi tarihçilerde bu meclisin Türk olmayan unsurlarıda içermesi ve bu unsurların Rus ilerleyişini timsah gözyaşları içinde karşılayıp içlerinden sevinç nidaları attıklarından dem vurarak meclisin devre dışı bırakılmasını gerekli bir karar olarak yorumlarlar.
Harp sonunda büyük toprak kayıplarının yanında müthiş bir savaş tazminatı Rusyaya ödenmek zorunda kalınır.Kıbrıs İngiltereye bırakılır(İşte sabaha kadar tartışalım Niye?).İçine düşülen durumdan kendine görev çıkaran Fransa Tunusu işgal eder.Meşrutiyet resmi olarak olmasada fiilen sona erer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder