24 Şubat 2012 Cuma

Jön Türkler hareketi,İttihat ve Terakki ,II.Meşrutiyet ; 1865 yılında altı genç İttifak-ı Hamiyet adında bir dernek kurdular.İçlerinde Namık kemal’in de olduğu bu gençlerin ortak tutumları klasik devlet bürokrasisine ve onu temsil eden Ali ve Fuat paşalara muhalefetti.Sadece 1860-64 döneminde Lübnan,Romanya,Karadağ ve Sırbistan özerk hale gelmişti.Kendilerine göre devleti bu büyük kayıplardan ve çöküşten kurtaracak şeyin halka siyasal haklar tanımak olduğuna inanıyorlardı.Bu sayede Müslüman olmayan halkın Osmanlıdan kopmak istemesi için bir gerekçe kalmayacak Batılı devletlerde Osmanlı içişlerine müdahil olmak için bahane uyduramayacaktı.Meşrutiyeti isteyen bu gençler hem devleti kurtardıklarına inanıyor hemde demokratik siyasal düzen için mücadele ettiklerine inanıyorlardı.Bu inanışı benimseyenler kendilerine Yeni Osmanlılar demeyi uygun gördüler.Örgüt Avrupada ki ‘’Genç’’ örgütleri özelliklede İtalyada ki ‘’Genç İtalya ‘’ örgütünü örnek almıştı.19 yy da Avrupada feodaliteye karşı mücadele eden liberal hareketler ‘’Genç’’ adıyla anılıyordu.Avrupada Hasta Adam lakabı takılan Osmanlıyı özgürlükçü demokratik bir yolda ayağa kaldırmak amacını güdenlere Fransızca Jeune-Turc /Jon Türk denildi.
1881 de Fransa Tunusu ertesi yılda İngiltere Mısırı işgal eder.Berlin kongresinde özerk bir vilayet haline getirilen Doğu Rumeli ayaklanır,1885 te fiilen Bulgaristanla birleşir.
Sonradan İttihat ve Terakki adını alacak örgütün kuruluşu bu yıllara rastlar (1889)Askeri Tıp Fakültesinde kurulan gizli örgütün adı İttihad-ı Osmani dir.ishak Sukuti,İbrahim Temo,Abdullah Cevdet ,Hüseyinzade Ali kurucularıdır.İttihad-ı Osmani bir gizli muhalefet örgütü olarak Askeri Tıbbiyede kuruluşundan sonra fakültelerde yayılmaya devam etti.Bu arada örgütün adı bu zaman dilimi içersinde değişerek Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti oldu.Örgütün başlangıcında ki temel felsefesi Osmanlıcılıktır.Namık Kemal’in Osmanlı Milliyetçiliği İttihad-ı anasır (Unsurlar İttihadı) ilkesiyle anlatılıyordu.
Türk ve Müslüman olmayan unsurların demokratik haklar verilince devlete bağlanacaklarına olan bu inanç ancak büyük bir hayal olarak nitelenebilir.Bulgaristan ‘ında vatandan kopmasından sonra Osmanlıdan kopma yada bağımsızlık yönünde aşama kaydetmemiş tek Hristiyan unsur kalıyordu oda Ermeniler.Aslında Rumlarla beraber Anadolunun burjuvazi sınıfı konumundaydılar ,zanaat ticaret devlet bürokrasisi gibi alanlarda merhaleler kaydettikleri gibi zorunlu askerlik yapmamaları avantajlarıydı.Buna rağmen bir kumarı seçtiler.Ermeni olaylarının hem İstanbulda hemde Anadoluda başlaması bu yıllara rastlar.Bu olaylarda Amerikan misyoner okullarının payı büyüktür.Ayrıca Rusların onların hamisi olma rolüne soyunması cesaretlerini bir kademe daha artıyordu.1887 de Hınçak 1890 da Taşnak Ermeni ihtilal örgütleri kurulur.
Osmanlı içindeki bu muhalefet Osmanlılık parolasıyla harekete geçerken , 93 Harbinde Şıpka Tümen Komutanı olan Süleyman paşanın savaş sonrası Askeri okullar nazırı (Bakanı) olması bir dönüm noktasıdır.Onun idaresiyle beraber bu okullarda Milli Şuur,Milliyetçilik ve Tarih kavramlarının temel olguları yeşermiştir.Yaptığı çalışmalardan Tarih-i Alem adlı eseri Milli bilincin kilometre taşlarındandır.Onbeş yıl içinde bu okullardan mezun isimleri sayarsak herhalde yorgun imparatorluğun hayat mücadelesinde öne çıkmış hatta küllerinden tekrar doğan Cumhuriyet Türkiye’sinin varoluşuna etken fikirlerin burada başladığını görürüz.Mustafa Kemal Atatürk ,Fevzi Çakmak,Fahrettin Altay,Ali Fuat Cebesoy,Enver Paşa,Rauf Orbay,Kazım Karabekir,Nuri Conker,İsmet İnönü vb…Kurucu ekibi Türk asıllı olmayan cemiyetin ileride Enver,Talat ve Cemal paşalarla beraber Türk olmayan unsurları tavsiye edip cemiyeti tamamen Türkçü yapıya kavuşturmasında bu fikirlerin büyük payı vardır.
İttihat ve Terakki konusu ,teşkilat ilk kurulduğunda gizli bir yapılanma olduğu için spekülasyonlara açık bir konu.Üzerine yüklenen iddalar vardır.Ancak bu konuyuda bağımsız objektif kaynaklardan okumakta fayda var diye düşünüyorum.Bir ittihat ve terakki üyesi olan 1918 yılında İstanbul vali ve belediye başkanlığı yapan Süleyman Kani (İrtem) Beyin eseri Yıldız ve Jön Türkler İttihat ve Terakki Gizli Tarihi bu konuda ilgilenenlerin genişçe bilgi sahibi olabileceği iyi bir kaynak.
İmparatorluk 20.yy ı geniş toprak kayıpları,siyasi çalkantılar ve politik kavgalar,isyanlar,tam anlamıyla bir yabancı tahakkümü ile karşılıyordu.
II.Abdülhamid önce anayasa hazırlattırmış ,meclis açmış 1878 de ise meclisi süresiz tatil edip resmen yürürlükten kalkmasada anayasa uygulanmamıştır.Koşulların baskısıyla tepeden inme reformların yürümediğine geniş kitlelerin destek ve özümsemesi olmadan yaşamasına imkan olmadığına dair güzel bir örnektir.20.yy ın ilk seneleri memleket içinde yeni şekillenen siyasi dengeler padişahı Kanun-i Esasiyi uygulamaya zorlamıştır.III.Ordunun subayları ayaklanarak dağa çıkmıştır,merkezi idarenin ise bu iç kalkınmayı rapt-ı zapt altına alacak gücü yoktu. İsyanı kontrol altındatutmak için gönderdiği ŞemsiPaşa, daha trenden inerken teğmenAtıf Efendi tarafından vurulmuş,yerine geçen 'Tatar Osman'lakaplı Osman Fevzi Paşada Manastır'da kaldığı yer kuşatıldıktansonra dağa kaldırılmıştı.Konağında abluka altına alınmışolan Manastır valisi HıfzıPaşa'dan haber alınamıyordu.Rumeli Müfettişi Umumisi HilmiPaşa'dan gelen şu telgraf ise II.Abdülhamid’in son direncini kırdı: "Zatı şahanelerinearzederim ki bu taraflardabenden başka herkes İttihatçıdır."
İhtilali sürükleyen İttihat ve Terakki üyeleri dahi II.Abdülhamid düşerken hazırlıksız kadrolarıyla ağır sorunların ve sorumlulukların altında nasıl ateşten günler yaşayacaklarından habersizdiler.Rumeli dağlarında yıllardır Sırp,Arnavut,Bulgar komitacıları kovalayan genç askerler bu isyancılara karşı aynı taktikleri uygulmaya başlamışlardı.Rus çarı ile İngiliz Kralının Revaldeki buluşmasını Osmanlının tasfiyesi ve işgal kararı olarak yorumlayan askerler dağa çıkarak meşrutiyet talep etmişlerdir.Yorgun devlet mekanizmasının kabulden başka sansı olmamıştır.23 Temmuz 1908 de Padişah iradesi çıkar.Günlerin getirdiği baskıdan olsa gerek bu ilan sıradan halk arasında müthiş bir çoşku patlamasına sebeb olmuştur,umutlar yükselmiştir.II.Meşrutiyetin ilanı iki ismi toplum önüne hürriyet kahramanı adıyla çıkarttı.Binbaşı Enver Bey (Enver Paşa) ve Kolağası Niyazi Bey.
Öyle bir şöhrettir ki bu o yıl doğan çocuklarının çoğuna memleketin dört bir yanında Enver yada Niyazi adları verilir,Enver ve Niyazi adları taşıyan iki harp gemisi için yardım kampanyası açılır bu kampanyaya II.Abdülhamid in dahi 5000 Osmanlı lirası bağış yapması manidardır.Niyazi bey ışıklar altından çabuk ayrılırken Enver Bey Hürriyet kahramanlığından Padişah damatlığına Binbaşılıktan Başkomutanlığa giden yolda süratli adımlarla ilerliyecektir.
Azınlıklar bu ortamdan kendi örgütlenmeleri için yararlandılar,hürriyetten anladıkları buydu.Türk tepkisi gecikmedi yükselen değer olan Türk Milliyetçiliği ideolojisi Türk Ocağı,İstihlak-ı Milli Cemiyeti,Türk Yurdu gibi derneklerin kurulmasıyla kendini hissettirmeye başlamıştı.Gerçi ittihad ve Terakki merkezi yönetimi şubelerine Ermenileri özellikle kazanın üye yapın diye talimatlar verdiysede bunlar sonuçsuz girişimler olduğu gibi daha büyük sorunların yaşanacağı oyunun giriş sahnesiydi aslında.
Memleketin yaşadığı bu Hürriyet !!!! ortamından sadece azınlıklar istifade etmemiş Bulgaristan Doğu Rumelide tam bağımsız bir krallık olduğunu ,Avusturya Bosna-Herseki topraklarına kattığını açıklamış Giritin Yunanistana ilhakı tamamlanmıştır.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder