24 Şubat 2012 Cuma

Talat paşanın Temmuz sonunda diplomatik atakların başarısızlığı ve o bildik ifade olan Osmanlının kağıt üzerinde paylaşımı tamam ve sır olmadığı üzre savaşa girilmese dahi muhtemel itilaf devletleri zaferi zaten Osmanlının sonu olacaktır gibi pek de haksız olmayan düşüncelerle Enver Paşanın fikri çizgisine yaklaşır.Bir an önce merkez devletlerle ittifak taraftarıdır artık o da. İşin tuhafı başta Almanlar isteksizdir.1914 başlarında Baron Von Kressenstein ın raporu art arda 3 savaş ve 1 ihtilalle sarsılan Osmanlıdan bir fayda gelmeyeceği yönündedir.Ancak çatışmalar başladığında ittifak için hevesli olan Almanya olmuştur.Dönemin İstanbul basınına Almanya yanlısı yazılar Alman zaferlerine ve gücüne methiyeler yazılması karşılığında bir servet akıtmıştır Almanlar.
22 Temmuzda Enver Paşa ile görüşmesiniden sonra Alman elçi Wangenheim Berlin’e şu raporu geçer ‘’ İttihat ve Terakki içinde özellikle Fransa ile ittifak yapmak isteyenler var.Talat ,Halil ve Enver bunlara karşıdırlar.Ancak Almanya ittifaka yanaşmazsa mecburen itilaf devletleriyle anlaşmaya mecburlar.Kriz dahada büyürse Türkiye küçük bir devletle ittifak arayışına girecek.Bu Bulgaristan olursa merkez bloğunda olması yani bizim tarafa geçmesi daha kolay olacak.Enver aksi halde Venizelos ile görüşeceğini söyledi.Ben illaki bir ittifaka girmesinin gerekli olmadığını söyledim.(Wangenheim Türkiyenin yükten başka bir fayda sağlamayacağını savaşa fiilen girmese dahi birkaç Rus kolordusunu Kafkasyada tutabileceğini düşünmektedir.)
23 Temmuz ; Wangenheim Berline acil kodlu şu telgrafı geçer ;’’Türkiye resmen merkez güçlerle ittifak talebini yapmıştır.Tüm hasımlarına karşı korunma garantisinin verilemiyeceği kendilerine iletilmiştir.Onlarda sadece Rusya ya karşı tam korunma istendiğini söylediler.’’
Boğazlar ve Doğu Anadolu üzerindeki Rus baskı ve emelleri öyle bir hale gelmiştir ki yılların can düşmanı Rusya korkusu yöneticileri kimle ama kimle olursa olsun ittifaka yöneltmiştir.Tarafsız bir Türkiyenin boğazları bloke etmesi Rus kolordularını Kafkasyada tutması o günler için Alman çıkarlarına daha uygun gibi gözüksede Türk tarafı ittifaka mecburen daha heveslidir.Alman harp kurmayının değerlendirmelerine Kayzer Wilhelm katılmaz o üçlü ittifaka sıcak bakmaktadır bu yönde talimatlar İstanbula Tarabyadaki Wangenheim’a iletilir.
27 Temmuz ;Kayzerin ittifak emri geldikten sonra Alman elçisi Berline telgraf çeker ;’’Kesin emri alınca eskiden beri sadrazama belirttiğim kuşkularımı anlatmaktan vazgeçtim.Liman von Sanders bu konuda bana teminat verdi Alman subaylarının komuta edeceği Türk ordusu hakkındaki fikirlerimi değiştiriyorum.’’
28 Temmuz ;Wangenheim’ın merkeze mesajı ;’’Sadrazam (Sait Halim Paşa) beni çağırdı.Rusyaya karşı gizli bir savunma anlaşması yapılarak Türkiyenin üçlü ittifaka girmesinin mümkün kılınmasını istedi.Alman askeri misyonun burada kalmasını istiyorlar ve ordunun dörtte birinin misyon komutasına verilmesini kabul ettiler.Ancak anlaşmanın kendi bakanlarından ve Berlin sefiri Mahmut Muhtar Paşadan gizli tutulmasını istedilir.’’
İngiltere ile teslim edilmeyen gemiler konusunda yaşanan krizin etkisi Tüerkiyede infial byutunda etkili olmuştur.Kazım Karabekir ‘’İngiltere eğer tarafsızlık anlaşması karşılığı bu gemileri teslim etseydi Almanlarla ittifaka ve Alman gemilerine gerek kalmazdı’’ diye yazar.Almanlar nezdindeki ittifak girişimlerinin gemilerden umudun kesildiği 20 Temmuzdan sonra yapılması Kazım Karabekir Paşayı doğrular niteliktedir.
Bu gemiler modern Türk Donanması yaratılma çabası içinde özellikle Yunanistanla Egede dengeleri sağlayacak hemde Rus tehdidine karşı kullanılacaktı.Sultan Osman zırhlısı 1914 ün Mayıs ayında Reşadiye zırhlısı ise Temmuz ayında teslime hazırdı.Rauf (Orbay ) Beyinde (Hamidiye Kahramanı) bulunduğu 1200 Türk denizcisi nafile bir bekleyişle gemileri alıp Türkiyeye getirecekleri günü İngilterede beklemektedirler.Tam 7,5 milyon altın olan bedellerinin tamamı ödenmiştir.2 Ağustos günü gemilere resmen el konur.Zorla gemilere çıkmak isteyen denizcilerimiz İngiliz askerleriyle karşı karşıya gelir.Rauf Orbay hatıralarında ‘’O gün öfkeden ölmediğime hala şaşırım’’der. 14 Ağustosta Türk donanmasını islah etmek üzre Türkiyede bulunan Amiral Limpus komutasındaki İngiliz askeri heyeti ilişkiyi keserek Türkiyeden ayrılır.Bu hain gurubu gemi kazanlarını ve top nişangahlarını sabote etmişlerdir ayrılırken.İngilterede kalan denizcilerimiz bir vapurla İrlandayı dolaşarak yurda dönebilmişlerdir.
4 Ağustos 1914 günü İngilizlerin savaşa dahil olmasıyla beraber İngiliz donanması Akdenizde ileri harekata başlar.İki Alman zırhlısı ,o meşhur zırhlılar Goben ve Breslau Yavuz ve Midilli adlarını alacakları yeni vatanlarına doğru kaçarlar.
3 Ağustosta Seferberlik ilan edip Boğazları kapatmış Osmanlı için bu gemiler el konulanların yerine büyük bir hediye bir mucize gibidir adeta.Gemilerin gelişini Enver Paşa arkadaşlarına şöyle duyurur.’’Müjde,iki tane çocuğumuz oldu.’’
Viyanada ‘’Belgrad için savaş’’,Almanyada ‘’Avrupa Töton şovalyelerinin hakimiyeti altına girene kadar savaş’’ ve Rusya da St.Petersburg da ‘’İstanbul için savaş’’ olarak algılan ve sloganlaşan hesaplar hiç te çarşıya uymayacak tı.
Ne yapılabilirdi? Bu soru gerçekten enteresan rahat koltuklarda içeceğimizi yuvarlayıp maç yorumcusu gibi yorumlamak uzun uzun mümkün ancak devrin ateş çemberi şartlarını düşünüp kişilerle empati kurmaya çalıştığınızda iş biraz karmaşıklaşıyor.
2 Ağustos 1914 tarihinde Sadrazam Said Halim Paşanın Yalısında Sadrazam dışında sadece Enver ,Talat ve Halil Paşaların gizli bir Anlaşma Almanya ile imzalanır.Rusyanın üçlü ittifaka saldırması halinde Türkiyenin de savaşa gireceği hükmünü içeren anlaşma imzalanmadan bir önce Rus-Alman savaşı zaten başlamıştı.Çaresizlik içinde olunduğu bir gerçektir.Ancak Almanya ile daha sıkı pazarlıklar yapılarak Orduların teçhizat donanımları yenilebilir,tarafsızlık ilanıyla Boğazları bloke edip merkez ittifaka bu şekildede faydalı olunup zaman kazanılabilirmiydi?Daha iyi yapılmış hazırlıklarla savaşa girmek olasımıydı.Marn da yenilen Almanlar Tanenbergde Rusları durdurmuş batıda Müttefikleri durdurmuşlardı.Bu da aslında işler dengelendiği için arzu edilen zamanı Türkiyeye tanıyabilirdi.Ama savaşa bir kere dahil olduktan sonra manevra ve görüş alanı daraldıkça daraldı.Geri dönülmez yola girilmişti.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder