24 Şubat 2012 Cuma

İngiliz elçisi Canning , Abdülmecid’e sunduğu reform planında 19 yy iyice kötüleşen Osmanlı ekonomisini düzeltmek adına dış borçlanmayı şiddetle tavsiye eder.Kötü durumdan tek çıkış yolunun dış borçlanma olduğu tüm devlet ricaline empoze edilir. İşin perde arkası o yıllar Avrupası sürekli sermaye fazlası vermektedir.Avrupalı büyük sermayedarlar için Osmanlı bu fazlayı değerlendirmek için biçilmiş kaftandır.Sermaye çevreleri yayınladıkları bröşürler ve yerli/yabancı basın kanalıyla bir yandan Osmanlıdaki reformları övüp dahada hızlanması gerektiğini yayarken diğer taraftan rüşvet gibi marjinal araçların dahi kullanıldığı ikna yöntemleriyle devlet yöneticilerini dış borç almaya ikna etmeye çalışırlar.
1850 yılı Osmanlının memur maaşlarını dahi ödeyemiyecek hale geldiği yıl olmuştur.Sadrazam Reşit Paşanın başını çektiği bir grup devlet adamı dış borç almak için harekete geçer.Ancak Padişahın eniştesi Fethi Paşa Abdülmecidi vazgeçirdiği halde anlaşmalar imzalanmış olduğu için Osmanlı mukavelenin feshi için 2 milyon 200 bin Fransız Frangı öder.
Ancak 1854 yılı Kırım Savaşı devam ederken Osmanlı devleti tarihinde ilk kez dış borç almak zorunda kalır.Londra ve Pariste ki Palmer ve Goldschimid isimli iki bankacılık kuruluşu toplam 3 milyon sterlin borç verir.Ancak bu paranın 700 bin sterlinine ister al ister alma yakaladım seni der gibi bankacılık masrafları ve ilk taksit adı altında daha verilmeden el konur.Kalan miktarın tamamına yakını Kırım savaşı için harcanır.
Savaşa harcanan ilk borcu karşılamak hemde diğer harcamaları karşılamak adına 1855 de yeniden dış borç alınır.Rakam 5 milyon sterlindir.İngiltere ve Fransa bu parayı öyle olumlu şartlarda vermişlerdi ki tıpkı uyuşturucu satıcılarının potansiyel bir bağımlıyı alıştırdıkları gibi.Tabi ki birbirini izleyen borçlardan sonra bu devletlerin Osmanlı maliyesini denetleme istekleri gecikmedi.
Borçlanma artarak devam ettiği gibi devlet idarecileri için bir alışkanlık ve kolay bir yol haline geldi.1858 de borç kapılarını ardına kadar açan Avrupa 1860 da Osmanlı yeni borç istediğinde şartlar öne sürmeye başladı.Neydi bu şartlar ;
-Yabancılar devlet emlakını kiralama yada satın alma hakkına sahip olabilecekler
-Devlet emlakı rehin gösterilmek suretiyle tahviller çıkartılacak.
-Vakıf sistemi kaldırılacak
-Osmanlı maliyesi uluslar arası bir komisyonun denetimi altına girecek
-Devletin sahip olduğu orman,maden ve araziler özelleştirilerek bir komisyon tarafından idare edilecek.
Avrupalı devletlerin nihai hedeflerinden biri olan Osmanlının denetim altına girmesi amacı planı artık uygulamadadır bu yılda.Ancak o dönem Osmanlı devlet yönetimi bu şartları incelemiş ve reddetmiştir.Ancak borç para ihtiyacı çok daha yüksek faizlerle Mires adlı bir Fransız bankerden karşılanmıştır.Aslında tüm dünya gibi Osmanlıda enflasyon kavramıyla çok daha önce karşılaşmıştı ancak durum önce ekstra vergilerle daha sonra seferberlik adı altında halkın elindeki kıymetlerle çözülmeye çalışılmış ancak durum 19.yy da vahamete taşınmıştır.
Abdülmecid döneminde 16,5 milyon Osmanlı lirası borç alınırken Abdulaziz döneminde bu rakam 97 milyon Osmanlı lirasına ulaşır.Faiz ödemeleri,emisyon kaybı ve masraflar çıktıktan sonra anılan rakamların sadece yüzde otuz üçü devlet kasasına girmiştir.Vadesi gelen borçların ödenme imkanı olmadığından defaeten borç alınmaya devam edilir.
Doğal olarak imparatorluk bu borç yükünü taşıyamadı ve ilk dış borç alındıktan 21 yıl sonra bir bildiriyle 5 yıl süreyle borç faizlerinin ancak yarısını ödeyebileceğini ilan etti.İflasın bildirisi niteliğinde olan bu karar Avrupada şiddetli protestolara neden olurken yarım ödemelerde yapılamadı.1876 Nisan ayında tüm dış borç ödemeleri durduruldu.Bu yıllarda çıkan Osmanlı-Rus savaşında batı borçlar karşısında Osmanlıyı yalnız bırakır.Şavaş sonu toplanan Berlin kongresinde Osmanlı maliyesinin kontrolu için uluslar arası bir kurul oluşturulması kararı çıkar.
İflasın ilan edildiği 1875 yılında Sadrazam Mahmud Nedim Paşa ve Adliye Nazırı Midhat Paşa bolca tahvil alırlar sonrada kendi verdikleri karar yürürlüğe girmeden yani kimse bilmezden önce tüm tahvilleri satarak büyük servetlerin sahibi oldular.
Yeni tahta çıkan II.Abdulhamid önlem olarak saray ve devlet giderlerini oldukça kısmışsada devlet gelirlerinin yüzde 80 i dış borç ödemelerine gittiği için bu önlemler yeterli olmaz.Osmanlı hükümeti 1879 da borçlarını ödeyemediği Galata bankerleri ve Osmanlı Bankasıyla bir anlaşma yaparak borçlarını 10 yılda ödemeyi taahüt eder.Karşılık olarakta tütün,tuz,balık,bazı yerlerin ipek vergileri ve alkolden sağlanan gelirleri teminat olarak gösterir.Bir komisyon bu gelirlerin idaresini üstlenir.Bu idareye Rusum-u Sitte denmiştir.Bu idarenin kurulması Avrupada geniş çaplı protestolarla karşılanır ,Osmanlı devletinin Galata bankerlerine imtiyazlı davrandığı beyan edilir.Dış borçlar artık siyasi bir hal alır.Resmi protestolar notalar birbirini izler.Avrupalılar Osmanlı gelirleri kendileri tarafından denetlendiği takdirde anlaşmaya varacaklarını beyan ederler.1881 yılında Duyun-u Umumiye (genel borçlar) komisyonu oluşturulur.Komisyon İngiltere,Fransa,Hollanda,İtalya,Avusturya ve Osmanlı devletlerinden temsilciler ve Galata bankerlerinden birer temsilciden oluşuyordu.
Vergi gelirleri komisyonun denetimindeyken Doğu Rumeli vergileri,Bulgaristan vergileri,Kıbrıs vergileri gibi önemli gelir kaynaklarıda komisyonun denetimi altına girer.Daha sonra kuruma tütün ve tuz konularında tekel olma yetkisi verilir.Bu imtiyazlar karşısında Avrupalılar Osmanlı dış borçlarında yüzde 60 lık indirime gider.253 milyon Osmanlı lirasına ulaşmış borç faizler hariç 106 milyon Osmanlı lirasına indirilir.Kaz gelecek yerden tavuk esirgememe misali.
I.dünya savaşının yaklaştığı günlerde komisyonun çalışan sayısı 5537 dir.Zaman içinde Zonguldak kömür madenleri,Bursa ipek sanayi,Alkollü içki üretimi,su,elektirik,havagazı gibi kalemlerde komisyonun idaresine girer.
Bu idare Osmanlı maddi bağımsızlığını ortadan kaldırmıştır.Devlet içinde devlet hissini uyandıran uygulamalar yapılmıştır.Örneğin ; komisyon tütün vergisini 1883 yılında kurulan Reji idaresine devreder.Reji idaresi Osmanlı devletinin uzak köşelerine dahi ulaşan bir teşkilat kurduğu gibi kolcu adı verilen bir silahlı örgüt dahi kurar.Reji idaresi tütünü ucuza alabilmek için her türlü yöntemi uyguladığı gibi 3-4 kat fazla fiyat veren tüccara malını satmak isteyen tütün üreticileriyle reji idaresi kolcuları arasında çıkan çatışmalarda 1883-1902 arasında 20 binden fazla insan ölmüştür.(rakam doğrudur 20 bin).Bu sömürü Lozana kadar devam etmiştir.
Osmanlı borçları devletin siyasi ve ekonomik bağımsızlığına büyük darbeler vurduğu gibi yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetine de intikal etmiştir.Lozan anlaşması ile Osmanlı borçları Türkiye ve Osmanlı imp.dan ayrılan bir kısım devletlere havale edilir.Çıkan anlaşmazlıklar sebebiyle Türkiye ve alacaklılar arasında anlaşma 13 haziran 1928 de imzalanır.Bu anlaşmayla Türkiye Osmanlı borçlarının yüzde 67 sini yani 107 milyon Osmanlı lirasını 99 yıl vade ile ödemeyi kabul eder.Borç vadesinden önce 1954 yılında kapatılır.Yani borçlanma macerasının başladığı 1854 den tam 100 yıl sonra arkada bırakılan koca imparatorluğun külleri tüterken 1954 de biter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder