24 Şubat 2012 Cuma

Duraklama ve gerileme dönemini nihayet çöküşe giden yolu tarihsel gerçeklik bağlamında gözden geçirebiliriz. Coğrafi bakımdan Osmanlı en geniş sınırlarına dayandığı vakit ekonomik ve siyasi hüküm/çıkar alanlarının içinde 22 ayrı millet ,3 büyük din,bir sürü mezhep ,yüzlerce lehçe,klan yaşayış tarzıyla atasal örfü yaşam biçimi olarak seçmiş halk kitleleri ile nüfüsunun yaklaşık 1/3 ü Türk asıllı mozaik bir imparatorluk olarak 18 ve 19yy ları kucaklıyordu.
Batıda yaşanan reformasyon tarzı fikir hareketleri Osmanlıda kısmen aristokrasi sınıfı arasında minik kıvılcımlar olarak taraftar bulsa da geniş coğrafya da taasubi düşünceler halk arasında daha yaygın yer bulmuş ,kısmen çıkar kaygılarına alet edilen din istismarları sebebiyle geniş kitleler yeniliklere uzak durmuştur.
Sömürgecilik kavramı Avrupada uzak ülkelerle deniz yoluyla ticaret yapabilme mantığından yola çıkarak ortaya konmuştur.Türklerin Asya ticeret yollarına olan hakimiyeti askeri olan başarının yanında bu kadar geniş coğrafyaya uzun yıllar hakim olabilmelerinin sebeblerinden biriydi.Orta asya Türk,Çin ve Hint medeniyet unsurlarının Arap ve İslam unsurlarıyla armoni anlamında kaynaşması bu potansiyeli arttırdı.Avrupalı devletler Keşifler ve icatlar döneminde Türk ticaret üstünlüğünü yok etmeyi nihai hedef olarak ele aldılar.Osmanlının bu yolda önlemler almaması/alamaması ticaret yollarına hakimiyetin kaybedilmesine sebebiyet verdi.Pek çok tarihçi bu konuda Osmanlıyı kibirinden taviz vermeyip deniz ticaret yolarına eğilmediğini belirtir.
Osmanlıdaki gayrimüslim azınlığın toplumsal yaşam ve sosyal devam esasları ortaçağ mantığıyla yürütülüyordu.Bu azınlıkların uyması gereken milli prensipler gibi bir ayrıntı yoktu.Osmanlının bu halkların birleştirilmesi,ortak değerlerle aynı potada eritilmesi yada günümüz emperyal anlamla asimilasyon yada sömürge edilmesi gibi bir düşünce yada eylemi olmamıştır.
Osmanlının tüm dönemlerinde oldukça kuvvetli olan merkezi yönetim ve onun güçlerinin tüm ülke topraklarına yayılan bir kontrol mekanizmasına sahip olmadığı görülür.Duraklama ve gerileme dönemlerini düşünürsek zamanın haberleşme ve ulaşımla ilgili imkansızlıkları tüm devletlerin sorunu olduğu halde Osmanlı ülkesinin uzak bir bölgesine gönderilecek merkezi emrin uygulanması uygulandığının merkeze geri bildirilmesi 3 ila 5 ay süren zaman dilmleri içersinde gerçekleşiyordu.
Gene bu dönemlerde askeri gelişme ve ilerleme sürecinin sağlanamadığı bilenen bir gerçekken diğer bir gerçek eski seferler sağlanan getiriyle kendini amorti ederken artık harp masrafları hazine için kar olmak yerine altından kalkılmaz yükler getirmeye başlamıştı.
Kanuni dönemi Avrupası Osmanlı orduları önünde duracak ne askeri teşkilata ne ekonomik yapıya sahip olmadığı gibi küçük devletler yada hanedanlıklar şeklindeki siyasi yapısıyla Türklere yaşam haklarını yada ticaret çıkarlarını koruma adına zoraki bir dostukla yaklaşmışlardır.Bu geniş coğrafyaya yayılmış imparatorlukta ticaret imtiyazı elde edebilmek ve ekonomik çıkar alanları edebilmek Avrupanın genel politikası olmuştur.Diplomatik kabiliyetleri sayesinde kopardıkları ayrıcalıklar yani Kapitülasyonlar başlangıçta Osmanlı idarecileri için bir kayıp olarak görülmüyordu.Ancak 19.yy gelindiğinde hak ve ayrıcalığın sömürge mantığından farksız bir işleyiş tarzına dönüştüğü görülür.
Fatih döneminde esasları ortaya konan Osmanlı barışı azınlık cemaatlerine insan hakları temelinde ayrıcalıklar dokunulmazlıklar ve hürriyetler sağlamıştı.Ancak bunların zararları çözülme döneminde bu cemaatlerin oynadığı rollerle ortaya çıkmıştır.
Bu dönem halk arasında ilk örnekleri görülen devlete güvensizlik duygusu şekil bulmuştur.Eski Gaza anlayışlarının yerini savaş teknikleri ve araçları geliştikçe uzayan savaşlar ve sayısı fazla ölümler alır.Geniş halk kitleleri arasında suçlu savaşı idare eden komutan yada padişah olarak görülür.Sayısı giderek artan mağlubiyet ve yıkımların körüklediği devlete güvensizlik duygusu bu dönem Osmanlı toplumu arasında yayılır.Rüşvet ve suistimal gibi kavramlar Osmanlı sözlüğüne girer.
Eğitim sistemi büyük bir sıkıntıdır o dönem için.Osmanlı siyasi,idari,adli ve eğitim sisteminin esaslarından birisi İslam Şeriatıdır.18 yydan itibaren Avrupada yüksek eğitimin standartları müfredat süratle değişmiştir.Ancak bu yenilenme hareketi Osmanlı eğitim kurumları Mektep ve Medreselere tutuculuk ve kişiye has yorumların çokluğu sebebiyle girememiştir.O dönem müfredatına baktığınızda Avrupa pozitif bilimlerde önlenemez bir yükselişe geçerken bizde Hipokrat tıbbı ,Batlamyus un Orta Çağ Astromisi vs vs okutulmaktadır.
18.yy biterken devlet ilk kez enflasyon denen kavramla tanışır.Bu dönem Osmanlısının adalet kurumlarınada yaşanan bozulmalar,hükümdarlık makamındaki aczler ,eğitim kurumlarında ki taasub tavan seviyededir.Bu tarihlerde Avrupa Sanayi devrimine geçiş aşamasındadır,buhar gücünün kulanıldığı ağır sanayi tesisleri ve keşifler Avrupa devletlerinin üretimlerini paraya dönüştürmelerini ve kısa zamanda ekonomik güç odakları olmasının yolunu açıyordu.Bu hızlı değişime ayak uyduran ve süratle gelişen ülkelerden biride Osmanlının baş düşmanı Rusyadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder