24 Şubat 2012 Cuma

Kafkasya Cephesi I.Dünya Savaşı Başlarında Kafkasya
I.Dünya Savaşı öncesindeki stratejik durum ve uluslar arası ilişkiler bağlamında daha önceki gönderilerde de uzunca bahsettiğimiz üzre Osmanlı Almanyanın yanında olmaya sürüklenmişti.Balkan savaşları ile I.Dünya savaşına kadar olan süreçte Osmanlı idare heyeti diğer tehditlerin yanın da ciddi bir Rus tehdit algılaması yapmış (Çok ta haklı olarak) ,ülke bütünlüğü için bir takım alternatif arayışlar eylemler içinde olmuştur.Bunların en önemlilerinden biri de günümüzde hala tazeliğini koruyan Ermeni meselesidir.Müsade olursa daha sonraki gönderilerde bu meselenin doğuşu ,misyonerlik faaliyetlerinin meselenin gelişmesine etkisi,etnik ihanet ve terör bağlamlarında ,hepimizin bildiği duyduğu okuduğunun yanında pek te kulağımıza gözümüze takılmamış olayları doğru kaynaklardan paylaşmaya çalışacağım.
Osmanlı tarafında Rus tehdit algılaması çok boyutludur.İlki II.Balkan savaşında başarılı bir harekatla geri alınan Edirne den savaş öncesi sınırlara geri itilme hatta başkentin düşmesi tehlikesi canlıdır.ikincisi, 1913 yılının Haziran ayında, Doğu Anadolu'da büyük bir Ermeni vilayetinin kurulması için teşebbüse geçen Batılılar, burasını 5 yıl süreyle Hıristiyan bir valinin yönetmesini kabul ettirmişlerdi. Ayrıca Hıristiyan ve Müslümanların eşit olarak temsil edileceği bir meclis kurulacaktı. Böylece nüfusun yüzde 85'ini oluşturan Müslümanlar,yabancı devletlerin güdümündeki yüzde 15 azınlığın insafına terkedilecekti. Kaldı ki bu vilayet, bugünkü 28 ili, yani Anadolu'nun üçte birini kapsıyordu. Boğazları işgal komisyonunun işe başladığışubat tarihinde yapılan Osmanlı-Rus Anlaşması ile bölgeye iki Avrupalı 'Genel Vali' atanmıştı. Üstelik ayda 400 altın tutarındaki muhteşem maaşları da Osmanlı devleti tarafından ödenecekti. Bunlardan Norveçli Binbaşı Hoff, Van-Bitlis-Diyarbakır bölgesine,
Hollandalı Westenek ise Trabzon-Erzurum-Sivas bölgesine müfettiş olmuşlardı. Hoff 1914 yazında gelip bir ay kaldı; ama savaş çıkınca, Westenek hiç gelemedi ve ülke bu rezil duruma katlanmaktan kurtuldu.Rus tehdit algılamasının en önmeli boyutu ise Boğazlar üzerinde açıkça ilan edilen hak ve işgal isteğidir.
Daha Osmanlı savaşa girdiğini ilan etmeden Rus askeri hareketliliği sınıra yakın Türk toprakları üzerine Kuzey İran coğrafyası üzerinden başlar.Ermeniler,Nasturiler ve bazı aşiretler kışkırtılır,silahlandırılır,terör desteklenir.
Almanya Osmanlının derhal savaşa girmesi için baskı yaparken bir Rus kolordusunun Kafkasyadan batı cephesine alındığından hareketle Kafkasyayı Türk ordularının işgal etmesinin Osmanlının istikbali olduğu temasını işliyorlardı.Oysa ki asıl gayenin Avrupa da işler kötüye giderken (işlemeyen Schiliffen planı ,yıldırım savaşı taktiğinin gerektiği gibi işlememesiyle beraber siper savaşına dönen ,kilitlenenen uzun cephelerdeki ağır personel ve maddi kayıpları) batı cephelerindeki yüklerini bir nebze olsun hafifletmek olduğu açıktır.
Ruslar Ermeni komitacıları verdikleri lojistik destekle hatta ermeni komitacı ailelerini savaşa hazırlık kapsamında Türk topraklarından Erivan civarına kaçırmakta dahil son sürat kullanıyorlardı. Osmanlının da resmi devlet yazışmalarından anlaşıldığı kadarıyla Rus toprakları üzerinde karşı faaliyetlere giriştiği bilinmektedir.Özellikle Dağıstan bölgesindeki Avar ve Çeçenler ile Çerkezler ve Gürcüler Osmanlı lehine Ruslara karşı bölgesel isyanlara girişmişlerdir.Gerekli lojistiğin olmaması sebebiyle Ruslar bu isyanları tarihin tespit ettiği en kanlı metodlarla bastırmışlardır.Sadece Dağıstanda ölü ve sürülen sayısının 15000 olarak telaffuzu yada yakılan köy ve kentelerin çokluğu tablonun vahametini ortaya koymak için yeterli bir ipucudur.Hatta Ahmet Fazıl Paşanın Enver Paşaya sunduğu bir plan Irak havalisindeki Kürt gruplarından teşkil edilecek alayların Kafkasyaya sızdırılıp Ruslara karşı savaştırılmasını içerir,ancak kabul görüp uygulanmamıştır.Bu arada binlerce gönüllü çoğunluğuda Kafkas kökenli olmak üzere Harbiye nezaretine Kafkasyaya gidip Ruslara karşı savaşmak üzere dilekçe verir.Bu gönüllülerin faaliyetleri yada nerelerde kullanıldıkları konusunda yeterli veri yoktur.
1914 yılı gene resmi yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla Taşnak ve Hınçakların harp vukuunda Rus tarafında harbe girecekleri istihbaratları yoğunlaşmıştır.Osmanlı Kafkas ihtilali için çalışırken donanım ve lojistik bakımından ne kadar eksikse ermeni kartını oynayan Rusya bir o kadar daha iyi imkanlara sahiptir.Buna rağmen özellikle teşkilat-ı mahsusa üyelerinin bölgede yaptığı çalışmalar,kurulmaya çalışılan Müslüman lejyonlar,sadece Müslüman kartına oynandı diyenlere inat Hristiyan Gürcülerinde Osmanlı safında örgütlendirilebilmeleri çöktü diye,hasta adam olarak tanımlanan bir devletin farklı bir coğrafyada geliştirebildiği mücadele ilgiye ve incelenmeye hatta takdire değer.
İzleri bu güne dahi süren bir kutuplaşmadır I.Dünya savaşı arifesindeki durum.Eski SSCB yeni Rusya ile bu günde sıkıntılı buhranlı ilişkiler yaşayan Kafkas milletlerine baktığınızda Dünya savaşında Osmanlı tarafında olduklarını görürüz,aynı Rus desteğinin günümüz Ermenistanında dün Ermenilere verdiği kadar olduğu bilindik bir gerçek olmak üzere tüm savaşların anası I.Dünya savaşının yarattığı siyasi kojüktür ve anlaşmazlıkların hala devam ettiği yanlış bir tabir olmazsa silahlı yada silahsız hakimiyet mücadelerinin sürdüğü söylenebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder