24 Şubat 2012 Cuma

25 Nisan 1915 GELİBOLU 18 Mart 1915 Tanrıya şükürler olsun ki Türk zaferlerinden bahis itibariyle günümüz nesline öğretilen ,düşmanın mağrur hayallerle deniz kapısını yenilmez armadasıyla zorlayıp küçücük Nusratın ve yüreği büyük Türk topçusunun çelik iradesine takılıp tarihe gömüldüğü yerdir.Ne yazık ki düşman Türkün bu ateş altındaki cesaretini ve deniz zaferini tam manasıyla kavramamış olacak ki çıkartma harekatına karar verir.Oysa Anadolunun evlatları son kaleleri Çanakkalededir ki düşman eli payi tahta değmesin diye.Hala dillere destandır Enver paşanın taksim mitingi ,milyon katılımdan bahsederler ,13 yaşında çocukların seferberlik büroları önünde yazıcılara Allah aşkına beni de askere alın diye yalvardığından bahsederler.Hakikatende Çanakkale bir devrin ,yetişmiş bir neslin tüm beyin gücünün vatan uğruna kendini namluların önüne atıp yok olduğu tarifi herhangi bir cümle ile anlatılamayacak bir fenomendir.
Düşman maalesef bu yüreğin direnme gücünü,Türk’ün azmini 18 Mart 1915 günü donanmasıyla ,kolay bir zafer kazanma inancıyla tam olarak anlamamış kara harekatıyla dökülen onca kanın sorumlusu olmuştur.
Boğazda 20 tabyamızda mevcut 170 kısa menzilli çoğu eski top namlusu düşmanın mağrur uzun menzilli 270 ad. Büyük çaplı namlusunun ateşini bekler 18 Mart günü.Düşman uzun menzilli toplarıyla Şubattan itibaren başlattığı bombardımanla cesaret buldu.Kahraman tabyalarımız atış menzili dışındaki düşman ateşi karşısında yıkılıyor yanıyor ölüyor ama çok kıymetli cephaneyi harcamamak adına parmağını kımıldatmıyordu.Amiral Carden Londra ya çektiği telgrafta kolay zaferden bahsediyor 2 hafta sonra İstanbulda yapılacak seremoninin ayrıntılarından bahsediyordu.Düşman cesaretle 18 Mart 1915 günü 18 ağır zırhlıyla saat sabah 10:00 da boğazı yarma harekatına başladı.İlk ateş Çanakkaleye 12 mil mesafeden Triumph zırhlısından açıldı.Tüm batarya komutanlarımız askerlerine düşman kısa menzilli toplarımızın atış menziline girene kadar bekle emri veriyor cesaret vermeye çalışıyor Allah Allah sesleri yanan tabyalarımızı inletiyordu.
Saat 12:00 yi bulduğunda Türk ün sessizliği bozulur,bitti denen tabyalar cephe boyunca Bismillah Salvo Bismillah Atış Serbest emirleriyle nefretini düşmana kusar.İlk önce Agamemnon zırhlısı daha sonrada Inflexible kafaları uçurularak Türk adını ebediyete kadar ezberler.Fatih olarak geldikleri Boğaz artık mezarlarıdır.Düşmanın savaş azmi bu anda daha da artar iyice boğaz içine cesurca yürürler.Türk topçusu eldeki her şeyle onlara cehennemi yaşatırken ağır zırhlılarda boğaz kıyılarını hallaç pamuğu gibi süpürmektedir,öğlen vakti savaşın artık kıran kırana kora kor kana kan olduğu vakittir.
Bu esnada Fransız zırhlısı Gaulois aldığı yaralarla saf dışı kalır.Aynı sebeble Bouvet gerisin geri kaçarken küçücük Nusret onun komutanı yzb.Hakkı ve kahraman personelinin döşediği mayınlar devreye girer.Bouvet ebedi istiratgahı boğaza 639 personeliyle beraber gömülür.İmdada gelen Sufren ve Gaulois’i de aynı akibet karşılar.Saat 15:00 da Irresistble ve 10 dk sonra Ocean zırhlıları aynı kaderi paylaşır.Saat 17:30 da Amiral De Robeck kalanları kurtarabilme adına genel emrini yayınlar ‘’ Geri Çekilin’’.
Bu mağlubiyet müthiş bir prestij kaybıydı.Derhal İstanbula ulaşılmalıydı.Koordine kuvvetlerle denizden ve karadan boğazın zorlanması fikri Amiral de Robeck ve Akdeniz sefer kuvveti başkomutanı General Hamilton tarafından dile getirildi ve savaş bakanlığınca kabul görüp derhal hazırlıklara başlandı.
Türk Genelkurmayı da İstanabula müttefik saldırısının devam edeceğini analiz edip Boğaza yeni mayın hatları döşüyor,hasar gören bataryalar onarılıp eldeki imkanlar çerçeçevesinde yeni bataryalar bölgeye sevk ediliyor ,kara birlikleri gönüllü taze birliklerle takviye ediliyordu.
Müttefik planı gereği Fransız filosu Kumkale açıklarında 25 Nisan sabahı 04:30 da yerini alır.Saat 05:15 te bombardımana başlayan filonun eşliğinde Fransız askerleri çıkartma filikalarına binerler.Kumkale sahilindeki Türk birlikleri takım düzeyinde olup sadece keşif gözetleme maksatlı oradadırlar.Asıl savunma tahkimatı sahilden içeridedir.Saat 10:00 da sahile varan Fransızları zayıf bir Türk takımı çiçekle değil elbette sert bir direnişle karşılar.Ruhları şad olsun ,bu direnişi kıran Fransızlar burada kıyı başı tutarken 31.Alayın 3.taburu 3 e 1 sayı dengesine rağmen yetişip Fransızları sahile çakar.Saat 18:00 dolaylarında Kumkale güneyinde bulunan Türk alayı uğraşa dahil olur ,kora kor mücadelerin olduğu esnada koordinasyonsuzluk sebebiyle birliklerimiz kendi tabyalarımızın ateşi altında kalır ,bu talihsizlik müthiş bir zaferi o saat için imkansız kılar.Ancak boğaz boğaza mücadele gece dahil ertesi güne kadar sürer.Düşman sert kayaya çarptığının farkındadır artık.
29.İngiliz Tümenin görevi Gelibolu yarımadasının güney ucu Seddülbahire çıkarma yapmaktır.Aynı plan çerçevesinde 25 Nisan sabahı saat 05:00 da yoğun donanma topçu ateşiyle çıkarma başlayacaktır.Plana göre İngilizler burada kıyı başı tutacak ,Alçıtepeyi ele geçirecek ,Kilitbahir platosunu hakimiyet altına alıp Türk topçu bataryalarını etkisiz hale getireceklerdir.Seddülbahir savunması görevi Türk 9.Tümenine verilmişti.Bölgenin tamamiyle deniz topçusunun ağır ateşine açık olması 9.Tümenin işini oldukça zorlaştırıyordu.Seddülbahir bölgesine yapılacak anfibi harekatın ağırlık merkezinde 26.Piyade alayının 3.taburu vardır.Tabur komutanı Binbaşı Mahmut Sabri Bey geceki hareketlilikten şüpheye düşmüş tahkimatı arttırarak 24 Nisan gecesini uykusuz geçirmişlerdir.Sabah 04:30 da başlarına top mermileri yağmaya başlamıştı bile.Mahmut Sabri bey manzarayı anlatır : ‘’ Teke koyu ile Eskihisarlık arasında pek çok düşman gemisi kıyılarımıza pek yaklaşmış ve durmadan ateş kusmaktaydılar.Seddülbahir sırtları sayısız infilaklarla kaynıyordu.Ateş yoğunluğu ileri hat siperlerimizin üzerine doğrultulmuştu.Taburun kıyılar hattındaki bölüm ve düzenleri müthiş bir ateş silindiri içinde kaybolmuştu.Bu ateş baskısında Teke Koyu ile Ertuğrul koyundaki avcı siperleri zarar görmüş ve ileri hat bölüklerinin tahkimatları iş yapamaz hale gelmişti.’’
Saat 06:00 da öncüler düşman filikalarının kıyıya yöneldiklerini rapor ederler.
Teke koyunun savunmasından 12.Bölük sorumludur.40 büyük İngiliz filikası sahile içi asker dolu olduğu üzre yaklaşır.Türk mevzileri sinir bozucu bir sessizlik içindedir.Bu sessizlik İngilizlerin karaya ayak basmasına kadar devam eder.Belki de gemilerin yaptığı bombardımanın Türk namlularını susturduğunun verdiği güvenle ilk İngiliz postalı kumsala bastığında Türk mitralyözleri ölüm kusmaya başlar.Sadece iki takımdan oluşan 12.bölüğün İngilizlere verdirdiği zayiat korkunçtur.
Ertuğrul koyunun savunmasındanda 10.Bölük sorumludur.Aynı sinir bozucu sessizliği 20 filikayla saat 06:30 da sahile ayak basana kadar İrlanda birlikleri yaşamıştı.İlk postal sahile bastığında Türk ateşi o kadar yoğundu ki çoğu filikadaki askerler toprağa ayak basamadan biçildiler.
İngiliz resmi savaş tarihi bu Türk atış disiplininden övgüyle bahseder.Nereden karaya çıkılmak istense ateşin orada senkronize bir şekilde toplandığından bahsedilir.Bu disiplin onları başka çareler aramaya itmiş ve River Clyde adlı geminin içi seçkin askerlerle dolu olduğu halde karaya oturtulup buradan çıkarma yapılmasına karar vermişlerdi.River Clyde harekatının ciddi sonuçlarını kavrayan biri daha vardır Binbaşı Mahmut Sabri.İngiliz Generali ve yazar Oglander River Clyde çıkarmasını bir cehennemin gökyüzünden boşalması olarak tarif eder.İngiliz ve İrlandalıların kaybı %70 Türk kaybı %40 tır.
Genel Komutan Liman Von Sanders çıkarma yapılabilecek bölgeler sıralamasında Anadolu yakasını öncelikli kıldığı için Azmak dereden Seddülbahire 35 km.lik sahil şeridinin savunulması sadece 9.Tümene bırakılmıştı.Liman Von Sanders düşmanın karaya çıkmasına izin verilip savunma yapılamsını öngörürken 3.Kolordu komutanı Esat paşa düşmanın karaya çıkmasına verilecek müsadenin inisiyatifin düşmanın eline geçeceği anlamına geldiğini savunuyordu.Asıl çıkarmanın Arıburnu ve Seddülbahire olacağınıda tahmin eden Esat paşadır.
Bu 35 km lik sahil şeridine Anzaklar çıkacaktı.(ANZAC Australian and New Zelaand Army Corps).General Hamiltonun planına göre çıkarma baskın tarzında olacak ,bir gün içinde kolordu ayarında birlik karaya çıkartılacak ,bunlar sınırlı sayıdaki Türk birliklerini ezerek tepelere hakim olacak ardından Ecebat doğrultusunda ilerlenip Seddülbahire çıkmış kuvvetler desteklenecekti.Harekatın gece baskın tarzı yapılması planlanmıştı.25 Nisan gecesi saat 01:30 da Anzaklar çıkarma yapacakları Kabatepeye gitmek üzre filikalara bindiler.Sahile 300 mt kalana kadar çekilen filikalar sessizliği sağlama adına bırakıldı,Anzaklar küreklere asılmaya başladılar.Ancak öyle bir kadere gidiyorlardı ki hiç bilmedikleri bir ülkenin denizinin akıntıları onları bir saatlik hevesli kürek çekmeden sonra Kabatepeye değilde Coğrafi şekilleri tamamen farklı Arıburnuna sürükledi.Sarp tepelerin önüne.
Sadece 2 manga Türkün bulunduğu farklı bir kıyıya çıktıklarını fark ettiler ancak çok geçti.Uyumayan iki manga filikaları amansızca biçti.8.Bölük 3.Takımında destek ateşi Anzaklar için geceyi cehenneme çevirdi.Havanın ağarmasıyla beraber Türk topçusunun etkili atışları zayiatı daha da arttırdı.Ancak haklarını teslim etmek gerekirki yürekli düşman Anzaklar cesurca savaşıyorlardı.Arıburnunun dar kıyısında köşe başı tutmayı başardılar.Ancak komutanlarının kendilerine söylediği kıyı başı tuttuktan sonra Türkleri kovalayacakları düz ovalardan eser yoktur.Sarp yamaçlar sık fundalıklar amansız arazi karşılarında amansız bir düşman.
25 Nisan 1915 Çıkarmanın ilk günü
General Birdwood General Hamilton’a bütün birliklerini geri çekmek istediğini amansız bir düşman ve amansız bir coğrafyayla karşı karşıya olduğunu rapor eder.İsteği derhal reddedilir.Hamilton cevaben ‘’ İşin zor kısmını hallettin.Şimdi yapman gereken güvenliği sağlayana dek kazmak ,kazmak ve sadece kazmak’’der.
Kendini dünya yol haritasını çizen devlet ve milletler olarak tanımlayan emperyal ve yenilmez savaş makinası Türkün adının ve milletinin yaşaması adına ölümü Çanakkalede kutsallaştırmasını asla anlayamadı.Gencecik bedenler vatan ve namus uğruna birer birer düşerken ,bu fedakarlığın elbette günümüzde taçlanmasını ümit ediyorlardı.Bu gün yaşadığımız açılım şarlatanlığı bu yüce milletin ,kıtalara uluslara denizlere hakim olan krallara taç giydiren bu milletin ,varoluşunun temeli insanlık tarihiyle yaşıt insanlık kıymetlerinin yüz akı bu milletin tarihinde bir kavmin önünde diz çöküşümüz olarak bir utanç abidesi olarak duracaktır.Yedi düvel atamıza diz çöktüremedide beş bin tarla faresi ,beş bin eli silahlı aşağılık yılan ve o yılanların başı biz istemesekte bize diz çöktürdü.Yazıklar ,yazıklar binler kere yazıklar olsun…..Ey Türk Titre ve Kendine Dön ,Ne Acizsin ne de Mağlup Bu Yüce Irkın kaderi Daim Zafer ,Sadece Zafer ,Düştüğümüz anda Dahi Zafer.
’Efsunlu Kemal’’ Adı ilk kez Çanakkale ile halk arasında yayılan büyük önder Atatürk cephede kumanda ettiği bataryaların en önüne ateş hattına ilk çıkarak kumandası altındaki Mehmetçiği cesaretlendirmesi ile ünlüydü.Aynı cesaret Çanakkalede Mehmetçiği coştururken düşman arasındada hakkında efsaneler doğmasına yol açmıştır.
HC Armstrong ‘un naklettiğine göre(Bozkurt’un yazarı) Çanakkaleden bir anektot:
‘’Karşıdan gördüğümüz üzere yeni kazılmış bir siperin başında duruyordu.Bir İngiliz bataryası o sipere ateş açtı.Toplar tanzim atışı ile mesafeyi ayarladıkça şarapneller bu sipere daha yakın düşmeye başlamıştı.Dürbünle izliyorduk ,o da ne ,sipere atlayacağı yerde durdu ve sigara yaktı.Avcı ateşinide oraya yönelttik,vurulmuyordu.Zaman zaman eline bir tüfek alıp siperden çıkıyor mevzilerimize bizim ateşimiz altında sakin ve telaşsız atışlar yapıyordu.Kendilerine Mehmetçik diyen Türk askeri bundan dolayı ona bir lakap takmış ,Efsunlu Kemal diyorlar ona.Bu isim bizim askerlerin arasındada yayıldı ,her hücüma kalkacak birlik karşı cephe komutanın o kısa boylu beyaz tenli Efsunlu Kemal’mi olup olmadığını soruyor hayır hayır o değil merak etmeyin diyorduk.’’

Tıpkı yaveri ve silah arkadaşı Nuri Conker’e cephe emirlerini verirken göğsündeki saate isabet eden meşhur şarapnel olayından sonra Conker’in eyvah vuruldunuz dediğinde ,yok öyle bir şey derhal emrin gereklerini yerine getiriniz kaybedecek zaman yoktur derkenki sukunet ve cesareti gibi.

Düşman Anafartalar gurubunun metanetini azmini kıramayınca cepheyi kuşatma harekatına girişir.Harekat başarılı olursa Türk kuvvetleri kuşatılacak ikmal yolları kesilen parçalanan birlikler böylelikle imha edilebilecektir.Cephenin sağ tarafı ve Kireçtepe Türk birliklerinin savaşa devam edebilmesi için kilit ve hayati bir noktadır.Kireçtepe ye düşmanın yaptığı güçlü taaruzların mutlaka bertaraf edilip Kireçtepenin elde tutulması hayati öneme sahiptir o gün için.Ancak Kireçtepe ulaşan dar yol düşman gemilerinin 38 lik toplarının kaynattığı bir cehennemdir adeta.Asker yürümekte tereddüt içindedir.Bir anda öndeki avcı siperinin içine atlar ve sorar ; Niçin ilerlemiyorsunuz?Birlik komutanı cevap verir ;Düşman ateşi çok yoğun geçmek imkansız.Tereddütsüz ileri atılır peşimden gelin diyerek ‘’Oradan böyle geçilir ‘’.Yiğitlerde siperde durmaz Allah Allah naralarıyla tozu dumanı alevi yarıp geçen yiğitler Kireçtepeyi takviye ve cesaretle savunmaya devam ederler.

‘’Bombasırtı vakasını anlatamadan geçemiyeceğim.Siperler arasındaki mesafe 8 metre yani ölüm muhakkak.Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına kamilen düşüyor.İkincidekiler onların yerlerine geçiyor.Fakat ne kadar gıpta edilecek bir itidal ve tevekkülle biliyormusunuz?Öleni görüyor ,üç dakikaya kadar öleceğini biliyor,hiç ufak bir korku ve endişe göstermiyor,sarsılmak yok.Okumak bilenlerin elinde Kuran cennete girmeye hazırlanıyorlar,bilmeyenler Kelime-i Şehadet getirerek ölüme yürüyorlar.Bu Türk’ün ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayret ve tebrik bir misaldi.Emin olmalısınız ki Çanakkale savaşlarını kazandıran bu yüksek ruhtur.’’Gazi Mustafa KEMAL
 All The Kings Men 1915 Mayısın son günleri.Cihan harbi tüm şiddetiyle sürmekte.Çanakkaleye dayanan İngiliz ,Fransız ve nice sömürge güçleri dersaadeti işgal ve Rusyaya yardım yolunda Osmanlı ile boğaz boğaza savaşmakta.Türk kendinden beklenmeyen bir direniş gösteriyor ,sömürgelerden getirilip kimlen savaştığının bile farkında olmayan savaşçılar dahi derde davam olmuyor işler kötüye gidiyor.
Gelişen bu kötü durumdan İngiliz kralı V.George’un Sandringham’daki sarayında hizmetli olarak çalışan 147 kişi vazife çıkarır ve krala işlerin kötü gittiği Çanakkalede İngiliz onurunu diriltmek hizmetli olarak başladıkları hayatlarını onurlu askerler olarak bitirmek adına dünyanın gördüğü en centilmen savaşa yada İngilizin tarih boyunca gördüğü en centilmen şövalye düşman Türklere karşı savaşmak istediklerini iletirler.Kralın adamları 54.Tümen 163.Tugay 5.Norfolk Alayına bağlı ‘’Sandringham Bölüğü’’ adıyla Çanakkaleye sevkedilir.
Bölük 11 ağustosta Suvla koyunda yoğun Türk ateşi altında karaya çıkar.Anafartalar olarak anılan alanda İngiliz Tümeni defaeten Türklere taaruzda bulunmuş ancak ağır kayıplarla beraber muzafferiyet sağlayamamıştır.
54.Tümen komutanı general Inglefield 5.Norfolk Alay komutanı Yarbay Sir Horace Beauchamp,Sandringham Bölük komutanı ise Yüzbaşı Beck tir.12 Ağustos günü Türk mevzilerine ormanlık alan üzerinden taaruza kalkıp kendisinden bi daha haber alınamayan yada Çanakkalede meşhur bulutun alıp götürdüğü birlik budur.İngiliz askeri tarihinde kralın adamlarının kaderi halen sır olarak yazar ,resmi askeri tarih Türkleri suçlamaya yöneliktir.Resmi askeri tarih bu birliğin esir düşüp Türklerin hepsinin başlarına birer kurşun sıkarak imha ettğini öne sürer.
Yeni Zelanda Keşif Birliğinden (New Zeland Army Corps) 3.takımından üç asker R.Reichart ,K. Newnes ve J. L. Newman olayı resmi kayıtlarda şu şekilde nakleder; Birkaç yüz kişiden oluştuğunu sandığımız İngiliz Norfolk Alayının bu çökmüş yol ve dere boyunda 60. tepeye doğru ilerlediklerini gördük.60. tepedeki birlikleri takviyeye gider gibiydiler.Söz konusu buluta geldiklerinde tereddütsüz tepeyi kaplayan bulutun içine yürüdüler.Türk tarafından karşı mukavemet gelmediği üzre tepeyi kaplayan bulut geldiği gibi 45 dak içinde havalanarak Trakya istikametinde kayboldu.’’
Norfolk Alayından Teğmen William George ifadesinde der ki; ‘’12 Ağustos 1915 günü Anafartalara karakol dağı eteğinde alay komutanı Albayımız hücum emri verdi.İlerleyip göz gözü görmez bir sise girdiğimizde Türk ateşi öyle bir başladı ki hücüma kaldırdığım maiyetimden bir ben bir de yanımdaki çavuş kaldı.Yüz yarda daha koştuk çavuşta vuruldu ve düştü.30 yarda daha yürüdükten sonra bende vurulup düştüm.Ayağa kalkmaya çalıştığımda bir Türk yakın mesafeden bir kez daha beni vurdu.Kendime geldiğimde hücüm ettiğim Türk siperinin içindeydim.Su ve yiyecek vererek sırtlarında sahra hastanesine götürdüler.Bu centilmen düşmana muamelesinden ötürü teşekkür borçtur.’’
Konuyla ilgili film ,yani Türklerin esir düşenleri tek bir kişi kalmamacasına idam etmesi temasına dayalı film BBC de yayınlandığı ilk gün rekor kırıyor ve 19,7 milyon seyirci izliyor.Türk Genelkurmayı ve Dış işleri hemen devreye giriyor ve Türk centilmenlğine leke sürecek teze tarih bazında karşı tezler ve kayıtlarla cevap veriyor.Türk belgeleri 12-13 Ağustos 1915 Küçük Anafartalarda Türk birliklerine kumanda eden 36.Alay komutanı Binbaşı Münib beyin birliğinin tuttuğu resmi harp ceridesi (Kaydı) ne dayanıyor.Türk Harp ceridesinde ne yazmaktadır; ‘’İngilizlerden geri alınan arazi üzerinde 300 ceset sayılmıştır.Türk kaybı 61 ölü olmak üzre 169 yaralıdır.’’Burdan anlaşılan cephenin bu bölümünde işi bulutun bitirmediği ,kora kor bir mücadele verildiği ve asil düşman Türkün teslim olanın kafasına kurşun sıkmadığıdır.
Küçük Anafartalarda İngilizin bizi teslim olan mağdurlara silah sıkmakla suçlaması ne kadar yanlışsa ,Binbaşı Münib bey ve yiğitlerinin kora kor dişe diş verdikleri mücadeleyi buluta havale etmek o kadar yanlıştır.
Ruhları Şad olsun.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder